Bütün ürünlerde %50 ye yakın Depo İndirimi Başladı Tıklayın İnceleyin

31 Ağustos 2013 Cumartesi

ALEVİLİKTE NAMAZ VARMIDIR? ALEVİLERDE NAMAZ NASILDIR.

Alevilikte namaz meselesini anlatmadan en evvelinde “Hakiki Alevilik” anlayışını yeniden hatırlatmakta fayda vardır. Alevilik İslam dini çerçevesinde tasavvufi bir tarikat, yol olarak ortaya çıkmış ve Sırr-ı Hakikata ulaşmak noktasında islamiyetin fürüatına farklı bir yorum getirerek seyr-ü sülukunu bu yol üzere bina etmiştir. Diğer mezhep ve tarikatlar gibi ana hükümlerde (farz olan hükümlerde) bir farklılık olmamakla birlikte, Cenab-ı Allah’ın rızasını kazanmak yolunda kendine has tasavvufi bir mesleğe sahiptir. Dolayısı ile son yıllarda ortaya çıkan bir grup çevreler tarafından ve başkaca emeller peşinde koşup Müslümanlıkla ilgisi olmayan bir kısım örgütler tarafından yanlış bir mana verilen, örneğin “Ali’siz alevilik, islamiyetten etkilenen alevilik, şamanizm kökenli alevilik, soyut bir Ali sevgisi olan alevilik” gibi çarpıtılan anlayışların Hakiki Alevilik ile, hatta islamiyet ile alakası olmadığının altını yeniden çizeriz. Meselenin tafsilatını web sitemizdeki bilgilere havale ederek namaz meselesine bir giriş ile başlayabiliriz.
Bilinmelidir ki; sosyal hayatın refahını belli kanunlar ile hüküm altına alan beşeri hukuk sisteminde, ana esaslar ve hükümler kanunlar şeklinde gruplanmaktadır. Bu kanunlardaki temel esaslarla toplumun refahı sağlanmaktadır. Her meselenin temel esasları, ilgili kanunlarda ana başlıklar altında yer almakla birlikte, uygulamalar ve çok ince detaylar sırasıyla; Kanunun alt maddelerine, ilgili maddelere atıfta bulunan diğer kanun veya kanun hükmünde kararnamelere, tüzüklere, mevzuatlara ve en son olarak ilgili kanunda ve diğer tüm kanunlar da uzman olan hukukçuların (hukuk müçtehidlerinin) içtihatlarına (yorumlarına) bakılarak kanunlar tatbik edilmektedir. Beşeri kanunlarda hal böyledir.
Gelelim dinin uygulama biçimine; Allah’ın muhkem kanunları olan Kuran-ı Kerim’deki kesin hükümlerin tatbiki de bir nevi bu minval üzeredir. Kuran’daki bir kesin hükmün uygulamasındaki teferruat, başta her sözü kanun hükmünde kararname sayılan ve Kuran’ın dellalı ve tabiri caiz ise Öğretmeni olan ve kanun koyucu Cenab-ı Allah tarafından bizzat yetkilendirilen peygamberimiz (a.s.m) tarafından uygulanıp yürürlüğe konulur. Çünkü Allah (c.c.) bizzat O’nu yetkilendirdiğini, O’na ittiba edilmesi gerektiğini ve O’nun konuşması ancak vahiy ile olduğunu açıkça Kur’an-ı Kerim’de zikretmiştir. Diğer yandan, Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamberimizin hayatında tatbik edilmemiş kurallar ve kanunlar, Başta Ehl-i Beyt olmak üzere, o kanunun uzmanı ve şimdiki profösörler gibi 6 – 8 yıllık suri bir eğitimle değil, hayatlarını Kur’an ve Hadis üzerine harcayan konunun uzmanı imamların ve müçtehidlerin uygulama ve yorumları ile anlaşılmaktadır. Meselenin çok detayına girmeden, gelelim namaz meselesinde Aleviliğin kudsi kaynakları olan, Kur’an, Hadis ve Aleviliğin mümtaz şeyh ve pirlerinin eserlerine göz atmaya.
Kuran-ı Kerimde Namaz, 46 farklı Surede 100’den fazla ayet ile namaz zikredilerek kesin olarak emredilmektedir. Tüm ayetleri bu cevapta göstermek mümkün değildir, yalnız örnek olarak aşağıdaki ayetleri numune olarak zikredip, namazın kesin bir hüküm olduğu konusunuda diğer kaynaklar ile deva edeceğiz..
Numune bazı Ayetler:
    Onlar ki, gayba iman edip namazı dürüst kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler. hidayetin ta kendisi. / Bakara Suresi – 3. AyetNamazı doğru kılın, zekatı verin, kendiniz için her ne hayır yapıp gönderirseniz, Allah yanında onu bulursunuz. Her zaman Allah bütün yaptıklarınızı görüyor! / Bakara Suresi – 110. Ayet
    O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarken hep Allah’ı anın. Korkudan kurtulduğunuz da namazı tam erkanı ile eda edin. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır. / Nisa Suresi – 103. Ayet
    Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına kadar namazı güzel kıl; bir de kıraatıyle seçkin olan sabah namazını; çünkü sabah Kur’an’ı gerçekten şahitlidir. Gecenin bir bölümünde de sana mahsus fazla bir namaz olarak uykudan kalk. Kur’an ile teheccüd kıl; yakındır ki Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştıra. / İsra Suresi – 78-79. Ayetler
    O halde akşama girdiğiniz zaman da sabaha girdiğiniz zaman da Allah’ı tesbih edin. Göklerde ve yerde, ikindileyin ve öğleye erdiğiniz zaman da hamd O’na mahsustur. / Rum Suresi – 17-18. Ayetler
    Ey iman edenler, sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar; cünüp iken de -yolcu olmanız hariç- guslünüzü edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunup da su bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa teyemmüm edin; niyetle yüzünüze ve ellerinize sürün. Gerçekten Allah çok affedici ve günahları bağışlayıcıdır. / Nisa Suresi – 43. Ayet
Meselenin uygulama biçimine baktığımızda başta Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m) bizzat namazı bugünkü haliyle kılmakta olduğunu şüphe götürmez bir gerçektir. Daha sonra Ehl-i Beyt silsilesinin en başındaki Esedullah ünvanı ile maruf Imam-ı Ali’nin (r.a.) hayatını incelediğimizde, hayatındaki düstur-u esası şeair-i islamiyenin muhafazası ve bugünkü haliyle kılınan namaz olduğu açıkça görülmektedir. On iki imamların (r.a. ecmain) tamamının bu konuda gösterdiği hassasiyet ortadadır. Yine ehl-i beytin silsilesi ve evlad-ı resul olan sayısız veliler ve şeyhler bu konudaki eserleri ve yaşam biçimleri meseleyi mevzu bahis etmeye bile gerek bırakmamaktadır.
Bu meselede vicdan ve kalp ittifak ettikleri halde, Alevilikte namaz yoktur diye bazı cahil müslümanların akıllarının karıştığı da bir başka gerçektir. Bu yüzden konunun teferruatını Bazı numune hadislerden başlayarak ilgili kaynaklardan alıntı yaparak buraya dercediyoruz.
Numune bazı Hadisler;
    İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “”Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Nimetleriyle sizi beslediği için Allah’ı sevin. Beni de Allah sevgisi için sevin. Ehl-i Beytimi de benim sevgim için sevin.” / Tirmizi, Menakıb, (3792).Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Şu ayet indiği zaman (mealen): “… Ey peygamber ailesi! Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor” (Ahzab 33), “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sabah namazına giderken, altı aya yakın bir müddette, Hz. Fatıma radıyallahu anha’nın kapısına uğrayıp: “Namaz(a kalkın) ey Ehl-i Beyt “Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor!” buyurdu.” / Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3204).
    Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in şöyle söylediğini işittim: “Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?” – “Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!” Aleyhissalâtu vesselâm: “İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler” buyurdu.” / Buhâri, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 282, (666); Tirmizî, Emsâl 5, (2872); Nesâî, Salât 7, (1, 231); Muvatta, Sefer 91, (1,174).
    Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Bir adam, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a: “Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı?” diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: “AIIah, kullarIna beş vakit namazı farz kıldı” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?” -”AIIah kullarına beş vakti -farz kıldı. ” Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. / Müslim, İman,10, (12); Tirmizî, Zekât 2, (619); Nesâi, Salât 4, (1, 228, 229) Bu metin Nesâî’dekidir.
    Hz. Ebü Müsa (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselâm)’a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hiçbir cevap vermedi.” (Sabah vaktinde) şafak sökünce, henüz kimse kimseyi tanıyamayacak kadar ortalık karanlık iken Bilâl’e emretti, sabah ezanını okudu. Sonra, güneş tam tepe noktasından batıya dönme (zeval) anında yine Bilâl’e emretti, öğle ezanını okudu. Bu vakit için, -öbürlerinden daha iyi bilen- birisi: “Bu, gün ortası (nısfu’n-Nehar)” demişti. Sonra, güneş henüz yüksekte olduğu zaman emretti, Bilâl akşam narnazı için ezan okudu. Sonra ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca yatsı için emretti, Bilâ! yatsı ezanını okudu. / Müslim, Mesâcid 178, (614); Ebü Dâvud, Salât 2, (395); Nesâî, Muvâkît 15, (1, 260, 261). Metin Müslim’e aittir.
    İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Cibril (aleyhisselâm) bana, Beytullah’ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide öğleyi, gölge ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey gölgesi kadarken kıldı. Sonra akşamı güneş battığı ve oruçlunun orucunu açtığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sökünce ve oruçluya yemek haram olunca kıldı. İkinci sefer öğleyi, dünkü ikindinin vaktinde herşeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, herşeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, önceki vaktinde kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin üçte biri gidince kıldı. Sonra sabahı, yeryüzü ağarınca kıldı. Sonra Cibrîl (aleyhisselam) bana yönelip: “Ey Muhammedl Bunlar senden önceki peygamberlerin (aleyhimüssalatu vesselâm) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!” dedi. ” / Tirmizî, Salât 1, (149); Ebü Dâvud, Salât 2, (393).
    Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: “Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Öğle vaktinin evveli güneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval ânıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır. İkindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da güneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da güneşin doğmasıdır.” / Tirmizî, Salât 114, (151); Müslim, Mevâkît 6, (1, 249, 250).
    Muvatta’da Abdullah İbnu Râfi’ Mevla Ümmü Seleme’den kaydedilen bir rivayette şöyle denmiştir: “Abdullah İbnu Râfi’, Ebü Hüreyre’ye namazların vaktini sormuştu. Ebü Hüreyre kendisine şu açıklamayı yaptı: “Ben sana haber vereyim: Gölgen kendi mislin kadarken öğleyi kıl. İkindiyi gölgen iki mislin olunca kıl. Akşamı güneş batınca kıl. Yatsıyı seninle arana gecenin üçte biri girince kıl. Sabahı da alaca karanılıkta kıl.” / Muvatta, Vukütu’s-Salât 9, (1, 8). 6
Namaz ile ilgili yüzlerce hadis-i şerif’i hadis kitaplarına havale ederek, Hz. Ali’nin (r.a.) ve onun namazı ile ilgili bir iki örnek verip, Alevi & Bektaşi eserlerine bir göz atacağız.
Hz.Ali (r.a.) şöyle buyuruyor:
    ”Allah’ın Rasulü ile birlikte ilk namaz kılan benim” / Ebu Hanife(El-Müsned.h.n.368), Ebu Davud Et-Taya-Lisi(İbn Ebil-Hadid,Şerh-u Nehc’il Belağa:13,229), Ahmed(El-Müsned:1,141)“Allah’ım sana ilk dönen, mesajını ilk duyan ve Peygamberin davetine ilk icabet eden benim ve İslam Peygamber’i hariç benden önce namaz kılan olmamıştır. / Nehcü’l-Belağa, Subhi Salih, 131, Hutbe
    “Ben Allah’ın kulu, Peygamber’in kardeşi ve Sıddık-ı Ekberim. Bu sözü benden sonra iftiracı yalancıdan başkası söylemez. Ben halktan yedi yıl önce Resulullah ile birlikte namaz kılıyordum.” / Muhemmed b. carir Teberi, Tarihü’l-Ümemi ve’l-Mülak, Beyrut Darü’t Kamus’ul-Hadis C2, S 312 – İbni Esir, el- Kamil-i fi’t-tarih, Dar-u Sadır, Beyrut, 1399 H. C2, S 57 ve aynı içerikte; el-Müstedrek, Talikik Abdurahman el-Meraşi 1 baskı, Beyrut Darü’l-Marifet 1406 H., C3, S112.
    Ufeyf b. Kaysi’nini Kendisi şöyle aktarıyor: “Ben cahiliyet döneminde ettar (esans tüccarı) idim. Bir seferinde ticaret için Mekke’ye gitmiş ve büyük Mekke Tacirlerinden olan Abbas’a misafir olmuştum. O sırada Mescidü’l Haram’da Abbas ile birlikte oturuyorken, güneşin doruğa yükseldiği bir vakitte yüzü ay gibi nurlu olan bir genç Mescid’e geldi. Gökyüzüne bakıp Kâbe’ye doğru durarak namaz kılmaya başladı. Hemen peşinden güzel yüzlü bir delikanlı kendisine yaklaşıp sağ tarafında durdu, sonra örtünmüş olan bir kadın gelip ikisinin arkasında yerini aldı. Her üçü birlikte namaza koyulup rüku ve secde etmeğe başladılar.
    Ben (Putperest merkezinde üç kişinin putperestlik dışında başka bir dine inandıklarını görünce) şaşırdım. Abbas’a dönerek, büyük bir olay, Dedim. Bu sözü oda yineledi. Sonra ekledi; bu üç kişiyi tanımıyor musun? Hayır! dedim. İlk önce gelip ikisinin önünde duran kardeşimin Abdullah’ın oğlu Muhammed’dir. İkincisi diğer kardeşimin Ebu Talib’in oğlu Ali’dir. Üçüncüsü ise Muhammed’in eşidir. O, dinin Allah’tan geldiğini iddia etmektedir. Yeryüzünde bu üçünden başka bu dine inanan yoktur.”/ ibni Ebi’l-hadid, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, 1 baskı, Kahire Tahkik m. Ebu’l-fazıl ibrahim, yayımlayan Darcün İhyaü’l-Kütüb-il Araliyye 1378 H. C 19. S 226. / Muhammed B. Carir Taberi, Tarih-ül-Ümmi ve’l- Mühuk, Beyrut, Darül-Kamus-ul-Hadis, C2 S 212 (az bir cümle farklılığı ile).
İşte yukarıdaki kati hükümlere ilaveten, Alevi & Bektaşiliğin kudsi kaynakları namaz hakkında ne diyor, bunlara da bir göz atalım.
    “ Abidlerin (ibadet ehli olanların) ibadetlerine gelince, namazdır, oruçtur, zekattır; savaş için askere çağırıldıında kaçmayıp savaşa gitmektir. Hemde cünüplük durumunda gusül abdesti almaktır. Kendi arzularının peşiden gitmeyip, dünyayı terk edip, ahireti sevmektir. Bu grubun hallerinden biri de birbilrlerini incitmemeleridir..” / Hacı Bektaş-ı Veli (MAKALAT_Birinci Bölüm _S:44– Orijinal Arapça nüshası Veliyyettin Ulusoy Özel kütüphanesi)“O halde şimdi , insan suya yaramalı, su abdeste yaramalı, abdest namaza yaramalı. Allah’a ulaşmak için namaz lazım. Nitekim noksanlıklardan münezzeh olan Allah buyurur; her sıradan insan beni anmaya layık değildir. Her vücut bana ibadet edemez. Her sıradan ibadet de benim marifetimi bilmeye yaramaz..” / Hacı Bektaş-ı Veli (MAKALAT_Birinci Bölüm _S:51– Orijinal Arapça nüshası Veliyyettin Ulusoy Özel kütüphanesi)
    “1. KAPI ŞERİAT : Üçüncü makam zekattır, oruçtur. Gücü yetince hacca gitmektir ve yine Allah yolunda savaşmaktır. Cünüplükten temizlenmektir. Yine allah’ın sözüdür. Namazı kıl ve zekatı ver. Ramazan ayında oruç tut. Ve yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi genel bi rseferbelir olduğu zaman cihad..” / Hacı Bektaş-ı Veli (MAKALAT_4 Kapı 40 Makam _S:69– Orijinal Arapça nüshası Veliyyettin Ulusoy Özel kütüphanesi)
    “Evliyanın talibin gönlüne bakılması meselesinde evliyanın hakkının gönlü temiz olan taliplerden ilgisini eksik etmemesi olarak atıf yapılmış ve “gönlü temiz olmayan taliplerden Allah ve veliler hoşnut olmaz” denilmiştir. Şeyh sadreddin sorar. Talibin gönlü nasıl temiz olur? Şeyh safi cevap verir. – namaz kılıp niyaz etmekle, helal lokma yemek ve yalan söylememekle temiz olur. Ancak namaz kılmamak, niyaz etmemek helali olmayan kadınla zina etmek, haram lokma yemek, yalan söylemek ve avam ile oturup kalkmak talibin kalbini kirletir.” / Şeyh Safiyüddin Erdebili (ERKANNAME_ taliplik/ müritlik edebi _S:30- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    Evliyanın 72 makamından bahisle talibinde 2 makamı olduğunu söyleyen şeyh safi cevabında “biz emaneti yere göğe arz etmiştik” (ahzab suresi 72. Ayet) ile mukabele edip, emanetten muradın “beş vakit namaz, taliplerin birbirini sevip ziyaret etmesi, müminlerin lokmalarının sakınmaması ve münafığa lokma yedirmemesidir diyerek bu emanetleri yerine getiren talibin Allah dostu olacağını söylemektedir. / Şeyh Safiyüddin Erdebili (ERKANNAME_ Evliya/Talip Makamları _S:45- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    Evliyanın 12 kavli vardır. Altısı evliya altısı da talip hakkıdır. Bu altı kavli yerine getirmeyen merduddur. Bu altı kavil; namaz, niyaz, müşahede yani taliplerin birbirilerini ziyaret etmeleri, avam lokması yememek, takvalı olmak ve Allah’ı zikretmektir. Bunları yerine getiren Talip evliya dostu olur. / (ERKANNAME_ Evliya/Talip Makamları _S:49- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    İmam Cafer-i sadıktan nakil ; “bir talip, bir beynamaz veya bir nankörle dostluk kursa yada kendi mahremini bilmese o talipten Allah ve resulu şikayetçidir. Onlarla oturanlar dünyadan ahirete imansız gider. / (ERKANNAME_ Evliya/Talip Makamları _S:69- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    “5. Taliplerin ehl-i Beyt’i tanımaları : Kişi yaratıcısını bilmek için öncelikle kendini bilmelidir. Hz. Peygamber (a.s.m) “kendini tanıyan rabbini de tanır” buyurmuştur. Muhammed Mustafa’nın ve ali el murtezanın evlatlarını bilmeyen kişinin ibadetleri kabul olmaz. Bu kişiler; Hz. Muhammed, hz.ali, Hz. Fatıma, Hz. Hatice, on iki imam ve on dört masumdur. Demek ki evliya yoluna talip kişi; beş vakit namazda bu şartları yerine getirmese ve tevellasını da sahibine yapmasa şaha ve dergaha layık olmaz. Ebediyen lanetli ve reddedilmiş olur. Bundan Allaha sığınırız. Böyle birinden son derece sakınmak gerekir.” / (ERKANNAME_ Evliya/Talip Makamları _S:133- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    “…Müslümanlığın şartı beştir. Salavat getirmek (şehadet), Namaz kılmak , Oruç tutmak, Zekat vermek, Ve gücü yeterse hacca gitmek, kafire karşı gaza (cihat) yapmak. Bunlarla Müslümanlık gerçekleşmiş olur…” / (ERKANNAME_ Evliya/Talip Makamları _S:134- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    “Ya ali talip namazını kıldıktan sonra mürebbisine ve musabihine dua etmezse namazı makbul olmaz.” / (ERKANNAME_ Evliya/Talip Makamları _S:134- Orijinal Arapça nüshası Yapı kredi Sermet çifter araştırma kütüphanesi)
    Hz. Muhammed (a.s.m) dan nakil ile “ Bu hoş-hub rivayeti Necmeddin-iKübra’dan mervidir. Şöyle rivayet eyler ki eydür; – Ben görüleni tecrübe ettim, hiç hata etmedim , der; imdi ol tecrübe oldur kim yekşenbe günü veya düşenbe günü veyahut pernşenbe günü veyahut Cuma günü veyahut gecesi dahi efdaldir, pak gusul ede ve arı don giyip kendi özüne buhur edip oturduğu evi hali kılıp hub hısalbani ve ud-i anber tütüde, iki rekat namaz kılıp ve her bir rekatında bir fatiha bir kul ya eyyühel kafirun ve bir iza cae nasrullah okuya, ve sani rekatında bir fatiha ve sureyi zeytun okuya, kıbleye müteveccih ola……. bu kısım uzundur.. devamı …..okuyup elin yüzüne silüp sevabın hazret-i imam ali kerremallahu veche ruhuna bağışlaya ve andan durup iki rekat namaz kıla… ve dua eyleye, hacet ne ise dileye ve duası makbul ola.. /HIZIRNAME _On iki imamlar, on yedi kemerbest_S:620 – Orijinal arapça nüshası Eğirdirli Şeyh Muhyiddin Tolu İstanbul Merkez Kütüphanesi
    “FASL: Dervişlik dokuz nevi üzeredür. Sekiz mertebedür. Birisi, mu’abadur. Mut’aba oldur ki; meşahıhtan tövbe alup, mikraslanmaktur. Ona halk içinde derviş dirler. Ol mut’aba didiğümüzü beyan eyledük. Amma dervişlik, sekiz mertebedür. Onu beyan idelüm; evvel mertebesi, ölüler halini bilmekdür. İkinci mertebesi diriler halini bilmekdür. Üçüncü mertebesi kabede namaz kılmakdur. Dördüncü mertebesi beytil mamurda namaz kılmakdur…” / KİTAB-I CABBAR KULU_Adap Erkan_ S:272-Orijinal nüshalar (dodurga mehmed dede tekke köyü nüshası (eyüp öztürk dedede bulunan)-gümüşhacıköy beden nüshası ( durmuş topal dedede bulunan)
    “Ya ali! Allah teala beş şey emir eyledi. Evvel şehadet, andan salat, andan savm, andan zekat, hacca varun diyi buyurdu. “ / KİTAB-I CABBAR KULU_Adap Erkan_ S:592-Orijinal nüshalar (dodurga mehmed dede tekke köyü nüshası (eyüp öztürk dedede bulunan)-gümüşhacıköy beden nüshası ( durmuş topal dedede bulunan)
    MAKALAT : Hacı Bektaş-ı Veliye ait bu eserde namaz 5 farklı yerde görülebilir
    ERKANNAME : 10 farklı yerde namaz kılmanın önemini vurgular.
    KITAB-I CABBAR KULU : 27 farklı yerlerde namaz kılmanın esasını anlatır.
    VELAYETNAME : 13 farklı kısımda Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin namazı anlatılır.
    BESMELE TEFSIRI : Hacı Bektaş-ı Veli’ye ait bu eserde 2 ayrı yerde namazı vurgular.
    HIZIRNAME : 4 farklı bölümde namaza atıf vardır.
    ILM-I CAVIDAN : 6 farklı bölümde namaz ile ilgili nasihatlar vardır.
    Yukarıda tüm bahsedilenlere daha sayısızca kaynak eklemek mümkündür. Fakat mesele o kadar açıktır ki; fazla söze hacet yoktur. Ancak güneş gibi parlak bu delillere rağmen, bir alevi ozanının bir nefesinden veya kulaklı tarihle gelmiş ve çarpıtılmış bir iki sözden alıntı yapıp, “Alevilikte namaz yoktur” diyenleri, “vicdan yalan söylemez” düsturu ile vicdanlarına havale ediyoruz..
    Son söz: İnkar etmek başkadır, amel etmemek bütün bütün başkadır. Bir müslüman namazı kılmayabilir, fakat inkar etmemelidir. Namazı Kabul ettiği sürece tembelliği konusunda bir derece mazurdur. Ancak inkar etmek, islamiyetin özü olan Alevilikte namaz yok derse, başta Cenab-ı Allah olmak üzere, Hz. Peygamberi ve Ehl-i Beyti yalanlamak olur ki; bunun mesuliyeti altından kalması mümkün değildir.
Bu alıntılar sadece bir kaç numunedir. Aynı eserlerde birden fazla yerde namaz ile ilgili bölümler bulunmaktadır. Bunlara ek olarak bir çok Alevi & Bektaşi eserlerinde namazdan bahisler ve namaz ile ilgili nasihatlar mevcuttur. İlgili eserlerin incelemesi devam etmekle ve ayrıca web sitemizde tüm bu eserler orijinalleri ile birlikte yayınlanacaktır. Burada sadece diğer eserlerin isimlerini zikredip, namazın geçtiği bölümlere kısaca atıflar yapılacaktır.

Gelen Aramalar:

  • alevilik ve namaz (339)
  • aleviler nasıl namaz kılar (306)
  • alevilikte namaz varmıdır (240)
  • alevilerin namazı (161)
  • alevilerde namaz varmıdır (153)
  • alevılıkte namaz var mı (120)
  • alevilikte namaz var midir (117)
  • hatay alevileri nasıl namaz kılar (93)
  • alevilikte namaz varmı (82)
  • alevilik namaz (71)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder